Son Havadis 41: Geçtiğimiz 40 seneyi domine eden sorunları nasıl çözeriz?

41. Hafta Özeti (1-8 Ekim 2020)

Türkiye’nin dış politika açısından en önemli yıllarına tanıklık ediyoruz. Bu serüveni Son Havadis’ten dinleyen herkese de benden teşekkür.

Son Havadis’i desteklemek isterseniz Patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. Her destek daha kaliteli bir Havadis demek, unutmayın. Destek vermek için tıklayın

İngilizce servisimiz de başladı! Turkey Courier’de Sarp Duyar ile Türkiye gündemini tartışıyoruz. Türkiye’ye ilgili ancak Türkçe bilmeyen arkadaşlarınıza önerirseniz çok seviniriz! Video sayfası için tıklayın

TL nerede duracak?

Türk Lirası, dünya çapında Amerikan dolarına karşı en kötü performans gösteren para birimlerinden birisi. Kendi sikletimizde sayabileceğimiz ülkelerden Güney Afrika Rand’ı 18%, Brezilya Real’i ise 40% değer kaybı yaşamış geçtiğimiz bir yıl içerisinde. TL’nin kaybı ise şu an 32% seviyesinde. Türk Lirası’nın değer kaybını etkileyen sebepler hem ekonomik hem politik. Politik riskler arasında Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen, Türkiye’nin de iştirak ettiği çatışmalar. Mesela Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Karabağ, liste bitmiyor. Bunlara ek olarak, bu hafta Türkiye S-400’leri deneyeceğini açıkladı. Bu bana kalırsa yine bir blöf, ama artık Batı’nın gözünde kabak tadı vermiş bir blöf. “Bak takarız fişini ha” muhabbeti daha kaç yıl devam edecek?

Ekonomik sebepler içinde ise Türkiye’nin temerrüde düşme riski görülüyor. Kurun yükselmesiyle dış borcun ödenmesi zorlaşıyor, TL kurunu korumak için kamu bankalarınca satılan döviz de bu noktada bir fasit daire yaratıyor, kriz kendi kendini besliyor. Yapılan faiz artırımı başlangıçta olumlu etkiler yaratmış olsa da, uluslararası piyasalar belli ki TCMB’nin ve Ankara’nın uzun vadede duruşunu değiştireceğine inanmıyor.

Karabağ çatışmasına farklı bir bakış

Dağlık Karabağ’daki çatışma bu hafta da gündemi meşgul etti. Azerbaycan Ordusu’nun Karabağ’da ele geçirdiği yerler düzlük bölgeden ulaşımı kolay olan yerler, ancak isminden de anlaşılacağı üzere, Karabağ dağlık bir yer. Askeri ilerleme bundan sonra pek kolay olmayacaktır. Bundan sonra iki senaryo var: Ya savaş sakız gibi uzayacak, ya da Azerbaycan-Ermenistan bir anlaşmaya varıp savaşı tekrar buzluğa koyacaklar. Uluslararası baskının devam etmesi durumunda savaşı uzatmak zor olacaktır, o yüzden global komünitenin tepkisini takip etmek gerekiyor. Eğer dünyanın ilgisi başka bir yöne çekilirse savaşın devamı mümkün. Kasım’daki Amerikan Seçimleri dikkati dağıtmak için bir fırsat olabilir, bana kalırsa çatışma da en azından seçime kadar uzayacaktır. Savaşın durması durumu ise iki şekilde gerçekleşebilir. Birincisi Azerbaycan ve Ermenistan’ın masada bir anlaşmaya vararak savaşı duraklatması. Bu pek mümkün değil, ikili ilişkilerin durumunu biliyoruz. Daha olası senaryo savaşı sahadaki şartların durdurması. Karabağ, dağlık bir bölge, ve önümüz kış. Askeri operasyonların bir noktada sekteye uğraması çok muhtemel.

Karabağ sorunu, yıllardır bölge ilişkilerini felç halinde bırakan, literatürde “donuk savaş” olarak nitelendirilen bir problem. Azerbaycan ve Ermenistan arasında devamlı bir düşmanlık halini körükleyen, haliyle Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine mani olan bir sorun. 30 yıl önce, Karabağ’da savaş varken kurulan Minsk grubu, savaşı durdurmakta bir aşamada etkili olmuş olsa da, sorunu çözmek konusunda yetersiz. Fiili durumun oturması sonucu Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’ın bir parçası olması beklenebilirdi, ancak Azerbaycan gibi ekonomik açıdan yükselen bir devletin, Türkiye’nin de desteği varken bunu yiyip yutması pek kolay değil. 2020’deki çatışmalar bu sorunu çözmek için bir temel yaratacak mı, göreceğiz. Ancak şurası açık ki, Azerbaycan ve Ermenistan’ı bir orta yola ikna edecek fiiliyat için çok kan dökülecektir.

Maraş açılıyor

1974’te TSK Kıbrıs’a girene kadar Kıbrıs’ın en popüler destinasyonlarından biri olan Maraş (Varosha) harekattan bu yana ara bölge olarak kalmıştı. 70’lerden bu yana ekstrem turizm sevenler için bir vaha haline gelen bu terkedilmiş tatil beldesi, KKTC tarafından tekrar açılıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye’de bilinen adıyla GKRY ile bir anlaşma olmadan verilen bu karar sonucu, KKTC hükümeti bir partinin ayrılmasıyla düştü. 11 Ekim’de gerçekleşecek KKTC seçimleri için etkili olabilecek bir hamle.

Kıbrıs Sorunu, Türkiye’nin AB üyeliği karşısındaki en kronik engellerden biriydi. Önceki Karabağ haberimizdeki mantığı burada işletelim: Kıbrıs sorunu, hem Kıbrıs Cumhuriyeti, hem Yunanistan ile olan illişkilerimizi kötü etkiliyor. Buna ek olarak AB ile ilişkilerin derinleşmesine mani oluyor. Sahada olabilecek bir değişiklik yoluyla bu sorunun çözülmesi uzun vadede faydalı olabilir. Ancak Kıbrıs, Ankara’nın vazgeçeceği bir yer değil, KKTC’nin Kıbrıs Cumhuriyeti içinde bir yapıya yönelmesiyle çözülecek bir mesele bu.

Yunanistan ile soğuma

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarında Türkiye’nin de pay sahibi olmak istemesi sonucu gerilen Yunanistan-Türkiye ilişkileri bu hafta itibariyle yumuşama gösteriyor. Taraflar karşılıklı görüşme yapma konusunda anlaştılar, masaya oturacakları tarih ise belli değil. Bu senaryoda Türkiye’nin hamlesinin en azından bu aşamada sonuç verdiğini görüyoruz. AB’nin iç siyasetinde bir türlü birlik göstermeyişi, bu sebeple dış politikada bir tavır koyamaması sonucunda Yunanistan Brüksel’den beklediği desteği göremedi. Ankara’nın da böylesi bir sıkışmışlığa oynadığı belliydi, nitekim Yunanistan’ın da baştaki reddedici tavrından sıyrılıp ikili görüşmeler için masaya oturma kararı bunu gösteriyor. Bu aşamada Türkiye, istediğini almaya bir adım daha yaklaştı diyebiliriz.

Netflix’in Minnoşlar’ına Teksas’tan da dava geldi

RTÜK’ün Türkiye’de yayınlanmasını yasakladığı Minnoşlar (Cuties) filmine Teksas’ta da dava açıldı. Suçlama Türkiye’de olduğu gibi çocuk istismarı görüntüleri bulundurması. RTÜK’ün bu kararına ciddi bir tepki gelmiş, Türkiye’nin sansür kurulunun fazla sertleştiğinden dem vurulmuştu. Anlaşılan o ki sansür konusunda dünyaya yol gösteriyormuşuz. Özgür düşüncenin limiti nerededir, devletler cinsellik tartışmalarının gündeme gelmesinde bir tehlike görür mü gibi sorular önümüzdeki yıllarda çok daha baskın olacak.