28. Hafta Özeti (5-13 Temmuz 2020)

Beklenmedik bir tatilden sonra yine beraberiz! Geçen hafta meydana gelen karmaşa, Son Havadis’i zorunlu bir hafta tatile gönderdi. Discord yayınımız da kaldı böylece. Ama meraklanmayın! Arsen ile “Klasik Müzik” dersimiz 16 Temmuz Perşembe günü akşam 9’da! Discord grubumuza girmediyseniz linki: https://discord.gg/hypg2cX

Abone olmak için bu linke tıklayabilirsiniz. ABONE OLUN

Bülten hakkında görüşlerinizi duyurmak isterseniz:  LINK

Ayasofya Camii

Hepimizin bildiği üzere, Ayasofya’nın cami statüsüne geçeceği açıklandı. 24 Temmuz ‘da ilk “resmi” namazın kılınacağı cami, Türkiye ve dünya genelinde büyük tartışma yarattı. Aslında Ayasofya’nın içinde namaz kılınabilen, ezan okunan bir kısım 1991 senesinden bu yana var. 

Oldukça sembolik bir hamle olan camileştirme kararının sokaktaki çoğu insanın hayatını değiştirmeyeceği kanısındayım. Geçtiğimiz yıllarda benzer camileştirme tekliflerine dibindeki Sultanahmet’in boş olmasını göstererek karşı çıkan Erdoğan’ın fikrini ne değiştirdi, biraz bunu düşünmek lazım. Son yıl içinde AKP içindeki çatlaklardan iki yeni sağ partimiz oldu, DEVA ve Gelecek Partisi. Anladığım kadarıyla bu tehditlere karşılık alınan bir önlem bu, AKP ve Cumhur oylarını bir arada tutabilmek için bir adım. Aynı zamanda bunu yapmak için oldukça temiz bir yöntem oldu Ayasofya. Seküler Türkler için mühim bir anıt değil, statüsünün değiştirilmesi Yunanistan ve Rusya’yı rahatsız etti, ve son olarak muhtemelen bilumum Müslüman için iyi bir haber. Ülke içi dinamikleri çok oynatmadan bir kesim mutlu edildi, bunun yanında dış güçlere karşı verdiğimiz kahramanca savaş vurgulandı, ecdadın mirası bizimdir, istediğimizi yaparız mesajı seçmene verildi. RTE için yararlı ve eksisi olmayan bir hamle. Ama büyük resme bakınca anlamsız tabii ki, Ayasofya büyük miktarda turizm geliri getiriyor, bunu bırakmamak için yine ara bir çözüm bulmak zorunda kalacaklar. Herkes benim gibi düşünmüyor tabii. Bu hafta Samos Sürgünü’nde Ayasofya’yı konuştuk, buyrun: Ayasofya Camii

Libya

Libya’da Türkiye’nin kalıcı bir askeri üs kuracağına dair haberler dolaşmaya başladı. Trablus’un güneyindeki Vatiya Havalimanı’nın kullanılacağı iddia edilmekteydi, geçtiğimiz hafta da Sarraj’ın ele geçirdiği bu havalimanına bir saldırı düzenlendi. Saldıranın ne taraf olduğu belli olmasa da, tahminler BAE üzerinde yoğunlaşıyor. Rusya’nın Libya’da ateşkes sağlamak için harcadığı çabaya rağmen, Sarraj ve Türkiye geri adım atmadı. Anlaşılan o ki, Haftar cephesi oldukça ağır sorunlarla boğuşuyor. Bu hafta yapılan açıklamada Türkiye, şu andaki bir ateşkesin Sarraj’a fayda sağlamayacağını belirtti. Bu noktada mesaj şu: “Ya Sirte ve Cufra’yı verin, ya da ilerlemeye devam edelim.” Bu takışmanın sonucu oldukça önemli, çünkü Sirte Libya petrolleri için ülkeden çıkış noktası. Burayı ele geçirdiğinde Sarraj için petrol gelirleri önündeki bir engel daha kalkmış olacak. Öte yandan, askeri güçlerle Sirte ve Cufra’yı almak Libya’ya başka güçleri çekebilir. Geçtiğimiz haftalarda Mısır, Sirte’nin kırmızı çizgi olduğunu söylemişti. Bu noktada yapılması gereken hesap bu sözlerin ne kadarının blöf olduğunu görmek. Bana kalırsa Mısır’ı Libya’ya müdahale ederken görmek zor, girseler dahi aktif askeri varlık göstereceklerini sanmıyorum. Askeri danışman göndermek, mühimmat sağlamak gibi aktiviteleri ise zaten yaptıkları biliniyor. Haftar’a yeniden toparlanabilmesi için süre bırakmadan harekete geçebilirse, Sarraj tarafı bu savaşı bitirebilir. Ama haftalardır devam eden bekleyişin bir şekilde bitmesi gerekiyor.

Fransa’yla yaşanan heyecanlar

Geçtiğimiz haftalarda Libya sularında Türkiye ve Fransa donanmaları karşı karşıya gelmişti. İki tarafın da birbirini NATO kurallarını ihlal etmekle suçladığı olayda iki tarafın da yalan söylemek için yeterli sebebi var. Olayın ne kadarının gerçek olduğu da pek mühim değil, asıl önemli olan NATO’nun alacağı tutum. Henüz kesin bir sonuca ulaşılamamış olsa da, NATO’nun Türkiye tarafında durduğunu gösteren bir gelişme Fransa’nın NATO’ya raporlarının gerçeği tam yansıtmadığını yazan bir nota göndermesi oldu. NATO bunu neden yapıyor olabilir? Birkaç olası sebep var: NATO, Libya’da Rusların karşısında durulması gerektiğini anlamış ve sahada Ruslara karşı savaşan Türkiye’yi destekliyor olabilir. Tam da bu süreçte Türkiye’nin aylardır kabul etmeyi reddettiği Baltık Savunma Planı’nı kabul etmesi geçtiğimiz yıllarda çok söylenegeldiği üzere, “manidar”. NATO ile böylesi bir anlaşmaya gidilmiş olabilir, zira Baltık operasyonu Türkiye onaylamadığı için başlayamıyordu, şimdi ise önünde bir engel kalmadı. Bir başka olasılık, hem Libya’da, hem AB’de rüzgarların Sarraj tarafına dönmesi sebebiyle NATO kazanan tarafı seçiyor olabilir. Türkiye’nin Batı Bloğu’na dönmesi hala tamamen imkansız değil. Hatta son aylarda giderek daha kolaylaşıyor denebilir. Tüm bu trendi tersine çevirebilecek tek şey var: ABD Seçimleri. 2020 Kasım’ında olacak ABD seçimlerinde Trump’ın kazanmasını ummalıyız, Biden’ın gelmesi halinde Türkiye için çoğu kapının kapanacağını düşünüyorum.

Haftanın Videoları

Louis Theroux ismini duymuş muydunuz? Son zamanlarda izlediğim en çarpıcı belgeselleri yapan şahıs kendisi. Youtube’da en acayip 10 röportajı var, beğenenlere belgesellerin tamamı da önerilir.

İsrail’de kadınları koruyan yasalar üzerine yapılmış bir belgesel. Bu belgeselin amacı bazı noktalarda bilgi vermenin dışında propagandaya kaymış. Sadece Rusya’dan göç eden Musevileri röportaja alan Russia Today (RT) sanırım İsrailli erkekleri gaza getirmeye çalışıyor. Yine de ilginç bir belgesel. 

Hayao Miyazaki’nin oğlu olsam hayatım nasıl olurdu sorusunu kendinize hiç sordunuz mu? Ben sormamıştım, ama bu videoyu izledikten sonra hiç de kolay bir hayatımın olmayacağını anladım. Miyazaki gibi bir manyağın oğlu olup bir de film çekmek neymiş, görelim.