25. Hafta Özeti (15-21 Haziran 2020)

İstanbul ve Ankara ne kadar farklı şehirler! Bülten okuyucuları hangi şehirlerden, merak ediyorum. Çünkü biliyorsunuz gündem Ankaralıya başka, İstanbulluya başka aktarılır. 

Gündemimiz koronavirüsten arınıyor! Haberler son birkaç haftadır yine eski yoğunluğuna dönmeye başladı. Bu iyi haber mi kötü haber mi, karar sizin.

Abone olmak için bu linke tıklayabilirsiniz. ABONE OLUN

Bülten hakkında görüşlerinizi duyurmak isterseniz:  LINK

Bu hafta da Yemen’deyiz

1914’e göz kırpan bir gelişmeyle, Türkiye’nin bir Yemen Cephesi olduğunu öğrendik. Sokotra Adası’nda Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği bir grubun gücü ele almasıyla ortaya atılan bu iddia, hem BAE’nin müdahalesini meşrulaştırmak için bir hamle, hem de gerçekten Türkiye’nin sahadaki varlığından kaynaklı olabilir. Yemen’de yıllardır kanlı bir iç savaş sürüyor, ve Libya’dakine benzer bir biçimde büyük güçlerce besleniyor. Yemen’den gelen habere göre, Türkiye Yemen’de İHH gibi organizasyonlar yoluyla istihbarat varlığı gösteriyor. 

Bu gelen haberin kaynağı, BAE tarafından fonlanan Arab Weekly gazetesi. Rapora şüpheyle yaklaşmak için yeterli bir sebep, zira bülten okuyucularının bileceği üzere, BAE ve Türkiye arasında bir süredir atışmalar devam ediyor. Yemen’de Türkiye varlığı gibi bir iddia, BAE ve Suudiler arasındaki ittifakı sağlamlaştırmak ve BAE’nin Sokotra Adası’nda yaptığı darbeden dikkatleri bir başka tarafa çekmek için kullanılıyor olabilir. Nitekim geçtiğimiz haftalarda Suudilerin ve BAE’nin desteklediği grupların arasında çıkan çatışma, Yemen’deki Körfez ittifakının da sorunlu olduğunu göstermişti. Türkiye’nin bir dış politika kararı olarak Yemen’de Libya veya Suriye’dekine benzer bir varlık göstermesi pek mantıklı bir karar olmaz, çünkü lojistik olarak imkanlar çok kısıtlı. Katar ve Somali’de TSK üsleri olsa da, bu üsler yoluyla yapılacak bir müdahale her şekilde Süez Kanalı’na muhtaç olacak, Mısır’la savaşa yaklaştığımız şu günlerde ise bu oldukça zor bir operasyon olur. Yemen’de Türk istihbaratının varlık göstermesi ise başlı başına çok şaşırtıcı bir şey değil, aynı zamanda güç dengesini de değiştirebilecek bir yenilik getirmiyor. Yemen’deki iç savaş dinamiklerinin de oldukça karışık olması sebebiyle Türkiye’nin kimin yanında durduğu/duracağı da belirsiz. İddiaların kaynağı olan Arab Weekly gazetesi Türkiye’nin Müslüman Kardeşler tandanslı Islahat Partisi’ni desteklediğini iddia ediyor, ama bu parti aynı zamanda Suudilerin desteklediği kanat. Suudilerle ilişkilerimizin de hiç iyi olmadığını harcıalem biliyor, Islahat Partisi’nin yıllardır destek gördüğü Suudileri bir kenara bırakıp Türkiye’den destek alması için Türkiye’nin büyük yatırımlar yapması gerekir, bu da evvelinde yazdığım lojistik sebepler dolayısıyla oldukça zor. Velhasılıkelam, Türkiye’nin Yemen’de bir cephe açma isteği muhtemelen yok. Ama tabii ki istihbarat varlığı göstermesi oldukça muhtemel. İlerleyen günlerde Yemen İç Savaşı ile alakalı şeyler okumaya hazır olun.

After Libya, will Turkey defeat the UAE in Yemen?

Turkey Increasing Presence in Yemen

Libya’dan çılgın gelişmeler

Atalarımızın sürgün yeri olan Fizan’ın bulunduğu Libya’da bildiğiniz üzere güçler dengesi Sarraj lehine dönmüştü. Sarraj Hükümeti, Sirte ve Cufra’ya yaklaştı, ancak bu şehirleri alamadı. Bu hafta Mısır’ın darbeci lideri Sisi, Sirte ve Cufra’nın kırmızı çizgi olduğunu, bunların aşılması durumunda Mısır Ordusu’nun sınır ötesi operasyon yapabileceğini söyledi. Ruslardan sonra Mısır’dan gelen bir blöf bu, gerçeklik değeri olduğunu düşünmüyorum. Geçtiğimiz hafta Türkiye’yi ziyaret edecek Rus heyeti de Sirte’yi bahane ederek gelmemişti. Ama bültende hep vurguladığımız üzere, sahada kazanç varsa diplomatın yapabileceği pek bir şey yok, nitekim Rusya Dış İşleri Bakanı Sergey Lavrov bu hafta Çavuşoğlu ile görüştü. Görüşme sonrasında yaptığı açıklamada Lavrov, ABD’yi bir ateşkes için arabulucu olmaya davet etti. Bu çılgın bir gelişme. Mısır’ın blöfü ve Lavrov’un Washington’ı davetinden anlıyoruz ki Haftar bu savaşı kaybediyor. Öncesinde Rusya’nın çabalarını Haftar’a zaman kazandırmak için yaptığını düşünüyordum. Bu olasılık hala baki olsa da, açıklamalardaki keskin değişim, Haftar tarafında ciddi sorunlar olduğuna işaret ediyor. 

Haftar ve Sarraj gibi birbirine zıt iki tarafın Libya’da operasyonel bir hükümet kurması oldukça zor, bu sebeple savaşın bir kazananı olması gerekiyor. Sarraj’ın sahadaki kuvveti ne kadar bilemiyoruz, ama eğer kuvveti, aldığı zaferlerle kartopu gibi büyürse Libya’da savaşın bittiğini görecek kadar yaşayabiliriz.

Öte yandan, bu hafta İran Sarraj Hükümeti’ni desteklediğini açıkladı. Her hafta değişim gösteren Ortadoğu ittifaklarına yeni bir kaos katmanı ekleyen bu gelişme, uzun vadede İran ile işbirliği de getirebilir. Aşağıda tekrar değineceğimiz üzere, Kuzey Irak’ta İran ile birlikte operasyon düzenlemekteyiz. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” düsturuyla, Suudiler ve Emirliklerin karşısındaki İran ile daha çok işbirliği kaçınılmaz görünüyor.

Russia: ‘US steps to stop clashes in Libya will be welcomed’

Iran FM voices support for Turkey-backed Libya government

Fransız gemilerini taciz mi ettik?

Paris’ten gelen bir iddiaya göre, bir Fransız zırhlısının Libya açıklarında seyreden “Çirkin” gemisini aramak istemesi üzerine Türk fırkateynleri “agresif” hareketler sergilemiş. Türkiye bu iddiaları reddetse de, doğru olma ihtimali yüksek görünüyor. Fransa ve Türkiye, Libya’da farklı hükümetleri destekliyor, ve bu gerçeğin olabildiğince kanıtlanmamasını istiyorlar. Türkiye’nin Libya’ya askeri ekipman ve danışman gönderdiği biliniyor, bunların da bir şekilde Libya’ya ulaşması lazım. E haliyle bu iddianın da doğru olmaması için bir sebep yok. Burada yoğunlaşmak gereken şey ise, Fransa’nın bu iddialarına destek bulamaması. NATO, olayı araştıracağını söyledi, o araştırmadan çıkacak sonuç da oldukça önemli. Ancak ben Türkiye aleyhine bir şey çıkacağını düşünmüyorum, zira Türkiye Libya’da Rusya’ya karşı savaşıyor, ve NATO da Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki varlığından çok endişeli. AB içinde Libya konusunda yalnızlaşmaya başlayan Fransa’nın ne noktada Haftar’ı bırakacağına bağlı olarak, AB’den Libya konusunda daha net kararlar gelmeye başlayabilir. AB’nin İrini Operasyonu’na olan ilgisizliğine ek olarak, bu hafta Türkiye Savunma Bakanlığı, İtalya ile ortak denizaltı tatbikatı yapıldığını açıkladı. İtalya da bu adımla üstü kapalı bir biçimde Türkiye ile ciddi bir sorunu olmadığını göstermiş oluyor.

Turkey navy accused of harassing French frigate in Med

Turkey, Italy conduct joint drill in Mediterranean

TCMB ilk defa Çin Yüen’i kullandı

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin döviz arayışının bizleri nasıl doğuya götürdüğünü aktarmıştık. Bu hafta TCMB’den gelen açıklamaya göre, Çin ile tamamlanan swap anlaşmaları yoluyla ilk defa Çin Yüen’i kullanıldı. Çin’in son 10 yıldır ikincil siyasi hedeflerinden biri Yüeni uluslararası para birimleri arasına sokmak idi. Dolarla yarışması mümkün olmasa da, Türkiye örneğinde gördüğünüz üzere, ihtiyaç halindeki ülkelerde kullanım sağlanabiliyor. Zannediyorum bir süre sonra Çin ile imzalanan başka bir swap anlaşması haberi alacağız.

Turkish central bank says used Chinese yuan funding for first time

Kuzey Irak’ta operasyon

Türkiye ve İran, Kuzey Irak’ta PKK mevkilerine hava operasyonu düzenledi. Operasyonun ardından Türkiye’nin Kuzey Irak’ta halihazırda bulunan 10 üssüne ek yeni birkaç geçici üs daha açacağı açıklandı. Normalde tepki çekecek bu gelişme muhtemelen Batı’nın karışık olduğu bu günlere denk getirilmek istendi. ABD’de hem koronavirüs krizi, hem de ülke çapında protestolar olması, AB’nin de hem virüsle hem de Doğu Akdeniz’le meşgul olması bu operasyon için iyi zamanlama anlamına geliyor. Nitekim Türkiye yalnızca Arap Ligi’nden ve BAE’den tepki gördü. Krizi fırsata çevirmek bu olsa gerek.

Turkey plans more military bases in north Iraq after offensive: official

Iran continues air strikes on northern Iraq

Turkcell hisseleri Varlık Fonu’na satıldı

Turkcell, uzun süredir anlaşmazlık içinde olan Telia ve Çukurova ortaklığından Türkiye Varlık Fonu (TVF) sayesinde kurtuldu. İskandinav telekom şirketi olan Telia ile Türk kurucu şirketi Çukurova arasındaki kar dağıtımı gibi konulardan çıkan anlaşmazlıklar sonucu uzun bir süre kurul toplantıları yapılamamıştı. Bu arapsaçı, TVF ve Rus yatırım şirketi LetterOne’ın müdahalesiyle çözülmüş oldu. Şu anda TVF, 26.2% hisseyle Turkcell’de hakim hissedar durumunda. Yıllardır anlaşmazlıklarla boğuşan Turkcell’in hisseleri, el değiştirme sonucunda 10% artış gösterdi. 

Varlık fonları çoğu ülkede böyle stratejik hareketler için kullanılıyor. TVF’nin şeffaf olmayışını eleştiriyor olsak da, bu alım kararının doğru olduğunu düşünüyorum. Turkcell gibi dünya çapında başarı gösterebilecek, kilit önemdeki bir şirketin sorununu özel sektörden alıcılar yıllardır çözemiyordu. Devletin el atmasıyla bu sorun çözüldü. 

UPDATE 2-Telia exits Turkish markets with $530 mln sale of Turkcell stake

İşte Turkcell satışının perde arkası

Haftanın Videoları

Ankara, Ankara; Güzel Ankara! Bu hafta Samos Sürgünü’nde Ankara’yı konuştuk. Bir satırda bu kadar çok Ankara’yı bir arada görmüş müydünüz?

Carlos Ghosn, Japon devi Nissan’ın Lübnanlı CEO’suydu. 2018’de Japon polisince tutuklandı. 2020’nin ilk günlerinde ise Türkiye üzerinden Lübnan’a, bir kargo kolisi içinde kaçtı. İnanılmaz hikayesi oldukça karmaşık.

Bültende bunca bahsettiğimiz Müslüman Kardeşler kim?Arkhe yaz okullarından muhteşem bir ikilinin yeni kanalı ve ilk dersleri! Anıl Aba Hoca ile kapitalizmin sorunları üzerine konuşmuşlar. Yağmur ve Vural’a buradan tebrikler!