21. Hafta Özeti (18-25 Mayıs 2020)

Havalar da ne güzel ısındı değil mi?

Bu hafta, eski dostum Dağlar Özkan ile Türkiye’nin borç ödemelerini konuştuğumuz bir canlı yayın yapacağız. Discord üzerinden olacak. Discord kanalına girmediyseniz, linki şu: https://discord.gg/hypg2cX 

Abone olmak için bu linke tıklayabilirsiniz. ABONE OLUN

Bülten hakkında görüşlerinizi duyurmak isterseniz:  LINK

…ve para bulundu

Türkiye, haftalardır aradığı para kaynağının bir kısmını sonunda Katar’dan buldu. Katar ile halihazırda olan 5 milyar dolarlık swap anlaşması 15 milyar dolara yükseltildi. Ekstra 10 milyar dolar, şu günlerde Türkiye’nin elini oldukça rahatlatacak. Çin ile görüşmelerin de devam ettiği anlaşılıyor. Japonya ve İngiltere ile yapılan görüşmelerden de, söylediğim üzere, bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Para kaynağının Çin ve Katar haline gelmesiyle, ABD ve Batı ülkelerinin Türkiye’yi yörüngesine çekmek için elinde olan şansı tekrar kaçırdığını gördük. Tabii ki bunda Türkiye’nin rolü çok büyük. Türkiye, 2018’den bu yana yaşadığı krizlerle gitgide Katar ve Çin gibi ülkelerin yörüngesine giriyor, bunun da tabii ki politik yansımaları var. Batı’dan para almanın yanında getirdiği koşullardan birisi, onların dünya görüşüne ve siyasi anlayışlarına yakın olmak oluyor, böyle durumlarda insan hakları ihlalleri, AİHM kararları gibi gelişmeleri boşvermek ihtimal dahilinde olmuyor. Türkiye’nin yıllardır bu ilkeleri hiçe sayıyor oluşu Batı’dan para alamıyor olmamızın sebeplerinden birisi. 

Bunlara ek olarak, koronavirüse karşı yapılan Milli Dayanışma Fonu ile 2 milyar TL para toplandı. Miktar büyük görünse de, devletin yardım etmesi gereken kişi sayısını düşününce yetersizliği anlaşılıyor. Türkiye’de 60 yaş üstünde 10 milyon insan var, bu kişilere uygulanan destekler topluluğun tamamına dağıtılırsa kişi başı 200 TL gibi bir miktar kalıyor. Kaldı ki, çalışan nüfus içinde işsiz kalan, geçici işsizlik ödeneğinden yararlanan milyonlarca kişi olduğunu tahmin ediyorum. Bu işsizlik ödeneği en az aylık 1750 TL oluyor, bu asgari noktadan ödeme yapılması halinde toplanan para ile 1 milyon 150 bin kişiye bir aylık ödeme yapılabiliyor. Bütün bu sayıların anlamı nedir? Para bulunması iyi bir şey, damlaya damlaya göl olur demişler. Ama, koronavirüs krizi şayet ekonomimize karantina döneminden sonrasına kalacak bir zarar bıraktıysa, yine çok yetersiz bir paradan bahsediyoruz. Ama, kısıtlamaların kalkmasından sonra ekonomi tekrar eski rayına oturursa, büyük bir sorun yaratmayacaktır.

Nearly $300M raised for Turkey’s COVID-19 fight

Merkez Bankası’ndan tekrar faiz indirimi

Türkiye faiz indirimine doymuyor. Nisan’da %8,75 seviyesine çekilen faiz, Mayıs görüşmelerinde de 50 baz puan düşürülerek %8,25’e indi. Beklenen bir karar olmasının yanında, muhtemelen doğru da bir tercih. Koronavirüs sebebiyle işsizlik hızla artmakta ve ekonomi küçülmekteyken, büyümeyi artırmak için faiz indirimi yapmak mantıklı. Türkiye’nin koronavirüs sonrası nasıl bir düzelme eğrisine oturacağı belirsiz. Yabancı yatırım gelecek mi? İşsizlik azalacak mı? Bu soruların cevaplarının “evet” olması için faizi indirmek iyi bir başlangıç olsa gerek. Tabii ki bu faiz indirimi aynı zamanda kur oynaklığını da artıracak bir gelişme. 

Ekonomik politikalarda yapılan tercihler, hayattaki tercihler gibi siyah beyaz olmamasıyla bilinir. Bu kararla da istikrar konusunda risk alırken, işsizlik gibi göstergelerin daha kötüye gitmemesi için bir adım atıldı. Umalım ki ülkemize refah getirsin.

Önemli bir başka gelişme ise swap ihale limitlerinin artırılması. Ankara, TL üzerindeki spekülatif etkiyi kırmak amacıyla döviz karşılığı TL swaplarını kısıtlamıştı. Bu durum, ülke içindeki dövizin dışarıya gitmesini azaltmakla birlikte, bankalarda likidite sorunları yarattı. Bu düzenlemeyle bankaların dövizlerini TCMB’ye satarak hem likidite sorunlarını çözmesi, hem de Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini büyütmesi hedefleniyor. Mantıklı bir hamle olsa da, bu durumun serbest piyasa kurallarını çiğnediğini göz önünde tutmalı. Bunun gibi düzenlemeler yabancı yatırımcı gözünde Türkiye’nin giderek korumacı davrandığı sinyalini veriyor. Yabancı yatırımlarına muhtaç olan Türkiye için uzun vadede bir sorun yaratacak mı, göreceğiz.

BDDK, 100 gramdan fazla altın alımlarında 1 günlük gecikme getirdi. Bir kriz beklentisiyle güvenli liman olarak görülen altına olan hareketi azaltmak için atılmış bir hamle.

Bu hafta İran ile ticaret verileri açıklandı. Verilere göre, iki ülke arası ticaret geçen yıla kıyasla %70 azaldı. Koronavirüsün ekonomimize verdiği zararı örneklemek için güzel bir örnek. Virüs ile gelen kısıtlamalar yalnızca içteki arz ve talebi değil, uluslararası ticareti de etkiliyor. Bu sebeple, Türkiye’den virüsün silinmesi ekonominin rayına oturması için yeterli koşul olmayacaktır, dünya çapında bir normalleşme gerekiyor.

Turkey’s cenbank increases banks’ FX-lira swap limit to 50% -Anadolu

Turkey imposes settlement delay on some gold purchases

Iran trade with Turkey drops 70% due to COVID-19

İkinci dalga tartışmaları

Koronavirüs vaka sayısı her gün azalarak artık krizin bitme sinyallerini veriyor. Şimdi tartışılan konu ise, ikinci dalganın gelip gelmeyeceği. Çin ve Kore gibi ülkelerde ikinci dalga addedilen vaka sayıları oldukça düşüktü, ancak bu hafta Singapur’dan gelen veriler Türkiye’de de tehlikenin nereden gelebileceğini gösteriyor. Koronavirüs vaka sayısının sıfıra indiği Singapur’da, geçtiğimiz günlerde binlerce kişilik bir vaka topluluğu bulundu. Bu vakaların neredeyse tamamı göçmen işçilerin beraber kaldığı yurtlardan çıktı. Buna benzer olarak, Türkiye’de çok yoğun nüfus yoğunluklarıyla yaşayan Suriyeli mülteciler var. Şimdiye kadar Türkiye’deki bu nüfusun koronavirüsle alakalı ne durumda olduğunu öğrenemedik, ve bana kalırsa ilk dalganın bitmesinden sonra Türkiye’de sıkıntı yaratabilecek etken, yoğun sayıdaki mülteciler. Türkiye’nin kısıtlamaları kaldırırken özellikle bu konuda gardını düşürmemesi çok önemli.

Model ülke olarak gösterilen Singapur’da vaka sayısı neden yeniden artışa geçti?

Haftar Libya’da geri çekilme halinde

Sarraj Hükümeti, Trablus’ta bir takım bölgesel kazançlar elde ediyor. Haftar da bu hafta yaptığı açıklamada, “bayram süresinde insanlara bir rahatlık sağlamak” amacıyla geri çekildiğini açıkladı. Tabii ki bu saçma sapan bir açıklama. Haftar, böylesi bir endişeye sahip olacak birisi değil, tamamiyle güç peşinde olan bir general. Türkiye’nin desteklediği Sarraj Hükümeti, verilen askeri danışmanlık ve silah desteğiyle kazançlar elde ediyor. NATO’nun geçen hafta duyurduğumuz açıklaması sonrasında gelen geri çekilme kararı da tamamiyle politik bir karar tabii ki. Öte yandan, bu hafta Türkiye’den gelen bir açıklamada, Haftar Hükümeti’nin Rusya, BAE ve Çin gibi kaynaklardan hava saldırısı yapabilecek ekipman aldığını, ve bunlarla Libya’daki Türkiye varlığını hedef almayı amaçladığı söylendi. Bu açıklamadan yapılacak bir çıkarım da Haftar’ın tedarik zincirlerini sağlamlaştırıp, virüs krizi sonrasında bir saldırı yapmak için tekrar gruplanmaya başladığı yönünde olabilir.

Libya Krizi, çözülmekten çok uzak. İki hükümetten birinin yenilmesi gerekiyor, yoksa bu iç savaş daha devam edecek.

Haftar: LNA withdrawing from Tripoli to ‘ease conditions’ for residents this Eid

Turkey warns against attacks on its presence in Libya

Esad devrilecek mi?

Rusya’dan çıkan bir raporda Rusya, İran ve Türkiye’nin bir süredir Beşar Esad’ın devrilmesi ihtimalini değerlendirdiği iddia edilmişti. Bu hafta, Rusya’nın İran büyükelçisi bu iddiaları yalanladı, ve “Suriye’deki kararların Suriye halkınca alınması gerektiğini” vurguladı. Esad’ın devrilmesi, Suriye’deki düğümü çözebilecek bir değişim, bunu Rusya’nın da biliyor olması sevindirici. Suriye’de oluşan “yeni normal”, Rusya için oldukça maliyetli. Şam Rejimi’ne hem askeri, hem mali destek veren Moskova için Suriye’nin yeni bir Afganistan haline geldiği de raporda yer aldı. 

Suriye’de hem Kürtlerin, hem Türkiye’nin sınırları oldukça kemikleşmişe benziyor. Böyle ilerlememiz halinde Suriye’nin eski sınırlarına dönmesi zor, ve her geçen gün omuzlanması gereken bir başka maliyet oluşuyor. Bu noktada sorulması gereken soru ise Rusya’nın böyle bir kumar oynayıp oynamayacağı. Esad devrilirse yerine geçecek kişi nasıl seçilecek? Sahadaki aktörler bu kararda nasıl uzlaşacak? Suriye’ye bunca yatırım yapmış ülkeler tüm avantajları kaybetme pahasına sorunu çözmeyi seçecekler mi? Çok zor.

Report: Russia, Turkey, Iran agree to remove Syria’s Assad

Russia envoy to Iran denies report of plan to overthrow Assad

Haftanın Videoları

Cem Yılmaz 22 yaşındayken Erol Evgin’in programına konuk olmuş. Oldukça acemi halini görüyoruz.

Geçen yıl, Cem Yılmaz 47 yaşındayken İbrahim Selim’in programına çıkmış. Değişimi gözlemlemek için bundan iyi iki örnek olamazdı. Profesyonelleşmiş bir komedyen ile aynı adamın amatör halini görmek bayağı ilginç. Şovmenlik de öğrenilen bir şey demek ki.

Evrim Ağacı, Türk Evi’nin evrimini incelemiş. İlginç bir video.