20. Hafta Özeti (11-17 Mayıs 2020)

Son Havadis, 6 aydır her pazar çıkıyor. Başından beri okuyan var mı? 

Discord kanalına girenlere çok teşekkürler! Bu hafta bir canlı yayın yapmak niyetindeyim, belki bir konuğumuz da olabilir. Takipte kalın. Discord kanalına girmediyseniz, linki şu: https://discord.gg/hypg2cX 

Abone olmak için bu linke tıklayabilirsiniz. ABONE OLUN

Bülten hakkında görüşlerinizi duyurmak isterseniz:  LINK

NATO’dan Libya açıklaması? 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği bir röportajda  NATO’nun Sarraj Hükümeti’ni desteklemeye hazır olduğunu duyurdu. NATO’nun resmi sayfasında da yayınlanan açıklamada, NATO’nun Sarraj Hükümeti’ne (GNA) güvenlik kurumlarını geliştirmek için yardım edebileceği belirtildi. Bu büyük bir haber, yakından bakmakta fayda var.

Sarraj Hükümeti, Arap Baharı’ndan doğmuş, İslami eğilimleri olan bir oluşum. Libya’da görece demokratik süreçlerle başa geldiği için BM tarafından Libya’nın meşru hükümeti olarak tanındı. Ancak, yeni gelişen dünya düzeni ile alakalı yorumlarımdan da gördüğünüz üzere, yavaş yavaş kural-temelli uluslararası ilişkiler düzleminden, çok sayıda oyuncu barındıran, ve güce dayalı bir diplomasi süreci görüyoruz. Bu durum Sarraj’a karşı ortaya çıkan Haftar ile tekrardan karşımıza çıkıyor. Arap Baharı, Müslüman Kardeşler gibi toplulukları reddeden, görece gayridemokratik Körfez ülkeleri ve diğer Kuzey Afrika ülkelerine ek olarak, Fransa ve Yunanistan gibi AB ülkeleri de kendilerini Haftar’ı desteklerken buluverdi. Dünyanın farklı köşelerinden farklı sebeplerle bir araya gelen bu ittifak da, içinde Rusya ve Çin’in bulunması sebebiyle ABD’nin canını sıkıyor. Bu biraz geç kalmış bir açıklama. 

NATO’nun sahada savaşma ihtimali çok düşük görünüyor, bana kalırsa bu açıklamanın asıl muhatabı AB ülkeleri ve yaptıkları İrini Operasyonu. Daha önce AB’nin başlattığı operasyonun Haftar’ı hiç etkilemeyeceği, ancak Sarraj Hükümeti’ne giden tüm desteği keseceğini yazmıştım. Anlaşılan, NATO bu duruma karşılık ağırlığını koymaya karar verdi. NATO’nun geri adım atma olasılığı da hala var tabii ki. Bu durum, ABD, Almanya gibi ülkelerin Libya konusundaki görüşlerine bağlı şekillenecek. Bana kalırsa geri adım atılmayacaktır, İrini Operasyonu’nun AB içinde kabul görmesi bile AB’nin kuruluş felsefesine leke süren bir saçmalıktı. Ama elbette, dünya düzeni bir değişim içerisinde.

Dediğim gibi, NATO’nun sahada herhangi bir varlık göstermeyeceği bariz. Ancak, açıklaması diğer aktörleri nizama getirebilir. Son zamanlarda devamlı yazdığım üzere, Türkiye ve ABD’nin çıkarları son zamanlarda yaklaşmaya başladı, eğer süreç doğru yönetilirse ABD ile ilişkilerin düzeltilmesi için güzel bir aralık yakalanabilir.

NATO Secretary General discusses current security challenges with President Erdogan

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: NATO Trablus hükümetine destek vermeye hazır

Lira’da rahatlama

Türkiye’nin Japonya ve İngiltere ile swap anlaşması imzalamasının gündemde olduğu haberleri üzerine Lira’da bir toparlanma yaşandı. Bu anlaşmalara ek olarak, Çin ve Katar ile halihazırda varolan anlaşmaların çapının büyütülmesinin görüşüldüğü açıklandı. Ancak, FED ile görüşmeler halen bir kesin sonuca varmış değil. Bu durumda Japonya ve İngiltere’nin merkez bankalarından swap kararı çıkması da pek muhtemel görünmüyor. Daha önce de belirttiğim üzere, para sıkıntısı Ankara’yı Çin gibi kaynaklara yöneltiyor, ancak bu kaynaklar da yanında başka tavizler barındırıyor. Çin’in Sri Lanka’ya verdiği borçların ödenememesi sonucu, ticari bir limanın kullanım haklarını 99 yıllığına aldığını hatırlatalım. Türkiye tabii ki Sri Lanka ya da Afrika ülkeleri gibi bir durumla karşı karşıya kalmayacaktır, ancak Çin’in borç diplomasisinin temelleri çoğu zaman borcun geri ödenmesinden ziyade, elde edilen başka stratejik tavizlere dayanıyor. Bu ne olabilir? Mesela Çinli şirketlere Türkiye’de kolaylıklar, ya da Uygur meselesinde Türkiye’nin sessizliğinin satın alınması. Tekrar altını çizelim, bunlar olmuş şeyler değil, gördüğüm olası senaryolar. Gerçekleşseler bile çoğu zaman resmi bir açıklama olmuyor tabii ki. 

Türkiye büyümeye devam edebilecek mi?

Dünya çapında koronavirüse karşı açıklanan parasal paketlerin toplamı 15 trilyon doları bulmuş durumda. Virüs krizinin çoğu ülkede yavaş yavaş plato yaptığını görmekteyiz, o sebeple tekrardan dünya genelinde ekonomik büyüme dönemine döneceğimizi düşünüyorum. Ama bu Türkiye’nin de bu şekilde ilerleyeceği anlamına gelmiyor. Bu krizde doğru zamanda doğru desteğin yapılamaması işletmeleri çok zorlayan bir durum, para bulunamazsa Türkiye ekonomisi kriz sonrasında onarılamaz bir hasar almış olarak çıkabilir. Geçtiğimiz yılın nisan ayına göre bütçe açığı %135 arttı, buna ek olarak TL ciddi bir değer kaybı sarmalı içinde. Hükümeti, takip ettiği parasal modelden çıkmaya zorlayabilecek bir durum bu.

Ankara, geçtiğimiz hafta yasak getirdiği 3 bankanın üstündeki kısıtlamaları kaldırdı. Londra piyasalarında TL’yi açıktan satan bankaların bu hafta “yükümlülüklerini yerine getirdiği” belirtildi. Serbest piyasa aktörlerine gözdağı vermek, geçen hafta da söylediğim üzere, kısa vadede etkili bir strateji. Ankara’nın tepkisi, TL ile işlem yapmak isteyen bankalar için bundan sonra göz önünde bulundurulması gereken bir faktör olacak. Açıktan satış gibi, kurlara negatif etkisi olacak hareketler için böylesi bir engel Türkiye halkı için iyi bir şey olabilir, ancak unutmayın ki bu bankalar aynı zamanda yatırım kararları, kredi sağlanması, projelerin fonlanması gibi aktivitelerle de uğraşıyorlar. Devletin piyasada elinin böylesi kuvvetli olduğunu görmek Türkiye’ye pozitif etkisi olacak parasal hareketlerle alakalı da sıkıntılar doğurabilir.

UPDATE 1-Turkish lira holds gains on optimism over global funding search

UPDATE 1-Turkey faces high bar to U.S. funding, former NY Fed chief says

AVM’ler açıldı

Uzundur kapalı olan AVM’ler, bu hafta kontrollü olarak açıldı. Çoğu AVM normal ziyaretçi sayılarının çok altında kalsa da, Marmara Forum gibilerinde kuyruklar oluştu. Bu karar, internette eleştirilirken, parklara ya da plajlara gitmenin yasak olduğu bu günlerde çoğu kişi tarafından saçma bulundu. Bu karar elbette ki saçma değil. AVM’leri park bahçelerden ayıran temel şey ekonomik bir çıktı yaratmaları. AVM’leri seviyor ya da sevmiyor olabilirsiniz, ancak Türkiye ekonomisinde ciddi bir yer tuttuklarını da bilmek gerek. Alışveriş merkezlerinin gelir sağladığı bunca insan varken, plaj vaya park gibi ihtiyaçlar hiyerarşisinde daha az önemli bir yer tutan yerlerle karşılaştırmak manasız. AVM’ler insanlar alışveriş yapabilsin diye açılmadı, dükkanlar ve görevliler para kazanabilsin diye açıldı.

Pakistan’da Diriliş Ertuğrul çılgınlığı

Diriliş Ertuğrul, Pakistan Başbakanı İmran Han’ın isteğiyle, Urduca dublajlı bir biçimde yayın hayatına başladı. Ramazan ayının başından itibaren yayınlanmaya başlayan dizi ülke çapında bir çılgınlığa dönüştü. Benim Pakistanlı arkadaşlarım bile Facebok’ta Diriliş Ertuğrul paylaşımlara yapmaya başladılar. 

Bu başarılı dizi, giderek Türkiye nüfuzunun bir göstergesi olmaya başladı. 12 hafta önceki bültenimizde Ertuğrul’un Mısır ve Suudi Arabistan’da yasaklandığını duyurmuştuk. Ortadoğu’da Türkiye’nin bir yumuşak güç aracı olarak görülen dizi, Türkiye’nin bölgesel rakiplerince Ankara’nın gücünü kısıtlamak için yasaklanmıştı. Pakistan’daki hikaye de bunun tam tersi aslında. İmran Han, Pakistan’da göreve geldiğinden beri Türkiye, Endonezya ve Pakistan’ın Müslüman dünyasını temsilen öne çıkması gerektiğini söylüyor. 10 hafta önce duyurduğumuz üzere, Türkiye ve Pakistan bir askeri teknoloji anlaşması imzaladılar, bunun öncesinde de Türkiye atak helikopterleri satışı bağlamıştı. Belki inanmayacaksınız ama, 27 haftadır yazdığım bültenlerde Pakistan kelimesi 25 kez geçmiş, bu da birbirinden bunca uzak iki ülke için oldukça iyi bir sayı. 

Analysis: Ertugrul and the lure of Turkish dramas in Pakistan

Dünyada göktaşı düşmesi kaynaklı ilk ölüm Osmanlı’dan

Osmanlı arşivleri üzerinde çalışan bir grup araştırmacı, tarihte kaydedilen ilk göktaşı düşmesi kaynaklı ölümü Osmanlı Devleti’nin Irak eyaletinde olduğunu saptadı. 1888 senesinde üzerine göktaşı düşen talihsiz vatandaşın hikayesi, uluslararası akademik bir dergi olan Meteor ve Gezegen Bilimi’nde yayınlandı. Araştırmalara göre, bir insanın meteor düşmesi sonucu hayatını kaybetme olasılığı 250,000’de 1. Perspektife oturtmak için, şu ana kadarki ölüm sayısıyla dünya nüfusunu karşılaştıracak olursak, koronavirüs sebebiyle hayatınızı kaybetme olasılığınız 25,000’de 1. 

Kaydedilmiş ölüm sayısı: 310,180 Dünya nüfusu:7,8 milyar 310,180/7,800,000,000=1/25,000

Yani, koronavirüs, şu ana kadarki ölüm oranıyla göktaşlarından 10 kat daha tehlikeli. İstatistik, karar vermek için iyi bir araç mıdır, yoksa büyük bir yalan mıdır, takdir sizin.

Ottoman records reveal first case of a person being killed by meteorite in Iraq

Haftanın Videoları

Happy Birthday şarkısı farklı klasik müzik bestekarlarınca bestelenmiş olsa nasıl olurdu?

Londra’da bisiklet sürmek neden normal değil? Yeni keşfettiğim harika bir kanal. Diğer videoları da müthiş. Adamın çok da ince bir mizah anlayışı var.

Geridönüşüm hareketi neden yavaşladı? Dünya artık eskisi kadar hızla geridönüşüm yapamıyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Türk diplomatlarının Nazilerden kurtardığı Yahudilerle alakalı bir belgesel çekilmiş. Belgeselin kendisi olmamakla beraber, DW’nin çektiği bir kısa röportaj.