17. Hafta Özeti (20 - 26 Nisan 2020)

Bugün bülten biraz gecikti, affınıza sığınıyoruz. 4 günlük sokağa çıkma yasağı beni çok zorladı, sizde durumlar nasıl? Şu kriz bir an önce bitse de rahat rahat güneşin altında oturabilsek. Bu hafta gündemimizde uzun bir aradan sonra Libya ve Suriye var. Sonrasında ise koronavirüsün ekonomik etkileri, ve ne beklememiz gerektiği mevzubahis.

Libya’da değişen dengeler

Koronavirüs ertesinde Libya ve Suriye’deki gelişmeler karanlıkta kalmaya başlamıştı. Haber akışının azaldığı bu aralıkta sahada bir takım değişiklikler olmuş görebildiğimiz kadarıyla. İç savaşta Haftar güçlerinin Trablus’a ilerleyişi devam etmekteydi, ancak bu hafta Sarraj Rejimi Haftar için önemli olan birkaç stratejik nokta ve kasabayı ele geçirdi. Bu durumun geçici olup olmadığını anlamak için Haftar Rejimi’nden gelen açıklamalara bakmak yeterli. General Haftar, genelde tavizsiz tavrıyla bilinen, Trablus’taki hükümetle masaya oturmayı reddeden bir yaklaşım sergileyen birisi. Ancak, bu hafta Haftar’ın askeri fetih sözlerini bir kenara bırakıp, “barış”, “görüş birliği” ve “medeni bir devlet” gibi kelimeler kullandığını gördük. Anlaşılan, Haftar sahada beklediği askeri başarıyı bulamadı. Bu durum, Türkiye’nin son yıllarda Ortadoğu’da elde ettiği en büyük, ve tek başarının müjdecisi olabilir. Zira, Sarraj Rejimi için dönüm noktası Türkiye’nin savaşa dahil olup Trablus Hükümeti’ne destek vermesiydi. 

Daha önce de bültende yer verdiğimiz İrini Operasyonu’na, yine tahmin ettiğimiz üzere, Trablus Hükümeti’nden red geldi. AB, ortak bir barış gücü ile Libya’ya silah ambargosunu deniz üzerinden empoze etmek niyetinde. Ancak, böylesi bir ambargonun uygulanması demek, Trablus Hükümeti’nin tüm tedarik yollarına kapanması, Haftar’ın ise etkilenmemesi demek. Çünkü Haftar Rejimi Körfez Ülkeleri’nden ve Mısır’dan destek alıyor. Her iki tarafa da ambargo uygulanması için kara ve hava sahalarının da kapatılması gerekiyor, Trablus Yönetimi de bu hafta bunu söyledi. Ancak tabii ki, AB de bu durumun farkında. Fransa ve Yunanistan, çok kuvvetli bir biçimde Haftar Rejimi’ni destekliyor, Birleşmiş Milletler Sarraj’ı meşru hükümet olarak tanısa bile.

Libya’da olanlar bize ne anlatıyor?

Dünya genelinde prensip temelli bir dünya düzeni neredeyse tamamen ortadan kalktı. AB gibi, kendisini özgür dünya ilkelerine, demokrasiye ve seçimlere adamış bir yapının dahi güvenlik sebepleri nedeniyle Haftar gibi bir darbeci generali destekler konuma düşmesi bunun en büyük kanıtı. Artık giderek kaba kuvvetin egemen olduğu, ve uluslararası kural ve yasaların önemini kaybettiği bir dünya göreceğiz. Türkiye de bu duruma iyi hazırlanmış bir ülke. Geçtiğimiz yıllarda şansı pek yaver gitmemiş olsa da, ekonomisini rayına oturtabildiği bir senaryoda, Türkiye’nin Ortadoğu’da çok daha etkin bir ülke haline geldiğini göreceğiz.

Haftar supporters rally as his forces lose ground in battle

Suriye ateşkesi

Resulayn’da çıkan çatışmaların ertesinde, Erdoğan Suriye’ye uyarı niteliğinde bir açıklama yaptı. Şam Rejimi’nin ateşkesi bozması halinde çok ciddi sonuçlarla karşılaşacağını söyleyen Erdoğan, koronavirüs krizinin Kuzey Suriye’de dengeleri değiştirmek için kullanılmaması gerektiğini söyledi. Bu hafta Resulayn’da çıkan çatışmanın Türkiye’nin desteklediği muhalif gruplar arasında gerçekleştiği rapor edilmişti. Erdoğan’ın bu açıklaması dikkat çekici, çünkü bu tarz açıklamalar genelde durup dururken yapılan şeyler değildir. Sahada Şam Rejimi’nin bazı hareketleri gözlemlenmiş olsa gerek. Açık konuşmak gerekirse, bu durumdan Şam Rejimi kolayca faydalanabilir. Türkiye’de koronavirüs konusunda ciddi bir toplum baskısı var, TSK’nın Suriye’de tekrar hareketlenmesi hem Türkiye kamuoyunda tepkilere yol açabilecek, hem de ekonomik zorluklarla mücadele eden Ankara’nın elini zorlaştıracak bir durum. Daha önceki bültenlerde bu ateşkesin uzun süreli olmayacağını tahmin etmiştik. Koronavirüs krizi ateşkesin bozulmasını zorlaştırdı, ama uzun vadede ateşkesin bozulacağına dair inancımda bir değişiklik yok. 

Türkiye’nin acilen Kuzey Suriye konusunda uzun vadeli bir plan üretmesi gerekiyor. Şu anda İdlib ve çevresiyle alakalı bir yol haritamız bulunmuyor. Bu bölgeyi, ve içindeki mültecileri ne yapacağız? Böylesi ufak bir bölgenin kendi kendini yönetmesi mümkün görünmüyor, Türkiye’ye dahil edilmesi de oldukça güç. Koronavirüsün yarattığı aralık böylesi bir planın detaylarını kararlaştırmak için güzel bir pencere olabilir.

Turkey warns Syria of ‘very heavy losses’ if truce violated

Koronavirüsün ekonomik sonuçları

Türkiye’de ilk onaylı koronavirüs vakası 10 Mart’ta, ilk sokağa çıkma yasağı ise 10 Nisan’da uygulandı. Türkiye, geçen süre zarfında virüsün ekonomik etkilerini hissetmeye başladı. İşyerlerinin kapanması, sokağa çıkan insan sayısındaki ciddi düşüş, düşen talep ve durulan piyasalar ekonomiye hasar veriyor. Önümüzdeki günlerde işsizliğin tırmandığını da göreceğiz. Bu problemle mücadele etmek için Türkiye de verdiği tepkinin dozunu artırmaya başladı. Geçtiğimiz hafta yapılan 1 puanlık faiz indirimi, çoğu ekonomistin beklemediği ölçüde ciddiydi. Bloomberg’ün 28 ekonomistinden yalnızca ikisi bu derece bir düşüşü öngörebildi. Faiz oranlarının %24 seviyesinden bugünkü %8,75 seviyesine düştüğünü göz önünde bulundurunca durumun ciddiyeti daha görünür bir hale geliyor. Bu faiz indirimleri yoluyla hükümet, zorluk yaşamakta olan küçük ve orta ölçekli işletmelere yardım götürmeye, ve ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor. Berat Albayrak, geçtiğimiz haftalarda özel bankaları üstlerine düşen görevi yapmamakla suçlamıştı. Bunun ardından, devlet bankalarına para pompalanmasının gündemde olduğu haberi yansıdı. 

Kamu bankalarının sırtındaki yük, bugünlerde oldukça ağır. Reel ekonomiyi desteklemenin haricinde, kamu bankaları aynı zamanda değer kaybeden Türk Lirası’nı korumak için döviz satışı yapıyor. Bu dönemde 600 milyon doların döviz rezervlerinden satışı gerçekleşti. Buna rağmen, Türk Lirası gelişmekte olan ekonomiler arasında en kötü performans gösteren para birimlerinden. Ek olarak, Türkiye’nin döviz rezervlerinin böylesi bir operasyonu ne kadar süre fonlayabileceği belirsiz. Döviz rezervlerindeki düşüşü aşağıdaki grafikten takip edebilirsiniz. Net döviz rezervi aşağıdaki mavi çizgi. Görebileceğiniz üzere, halihazırdaki düşüş trendine ek olarak, 2020’de çok ciddi bir ivmeyle döviz rezervleri azalıyor. Burada sorulması gereken soru: Türkiye böyle bir stratejiyle ne kadar ilerleyebilir? Kamu bankaları döviz satarak TL’nin değerini koruyamaz hale gelirse TL’nin hali nice olur? 

Turkey in ‘Losing Battle’ Over Lira After Surprise Rate Cut

One Market Points to More Pain for Turkish Lira Near Record Low

Koronavirüs sonrasında nasıl bir ekonomik kriz var?

Haberleri takip eden herkesin bileceği üzere, çoğu uzman oldukça ciddi bir ekonomik kriz için uyarılar veriyor. Peki bu ekonomik kriz beklediğimiz kadar hasar verici olacak mı? Bana kalırsa hayır. Bir kriz yaşamakta olduğumuz muhakkak, ancak beklendiği üzere 2008 Krizi’nin üstüne çıkacak bir kriz gelmiyor olabilir. Bu noktada incelememiz gereken bazı konseptler var. Ekonomide dışsal şok dediğimiz, ekonomik sistemin içinden gelmeyen şoklardan biri olan koronavirüsün tehdit konumunu kaybetmesi durumunda ekonomilerimiz hızlıca düzelme evresine geçebilir. Tabii ki şimdiye kadar kaybını gözlemlediğimiz talep düşüşü, ve ekonomik aktivitedeki büyük azalma ekonomilerimizi küçülmeye zorlayacak. Burada Çin’den gelen veriler oldukça önemli, zira bu krize dünyadan çok daha erken girmişti. Çin ekonomisi, son 30 yılda ilk kez birinci çeyrekte (yılın ik üç ayı) %6,8 küçülme gösterdi. Dünya ekonomilerinden de böylesi bir tepki beklemek mantıklı. Ancak, virüs krizinin sona ermesinden sonra tahminim ekonomilerin hızlı bir düzelme trendine oturması. Ekonomik çevrelerde buna “V şeklinde düzelme” (V shaped recovery) adı veriliyor. Adlandırmanın sebebi, grafiklerdeki hızlı çakılma ertesinde benzer ivmelerle düzelme sürecinin başlaması. ABD merkez bankası FED, 2 trilyon dolarlık kurtarma paketiyle dünya piyasalarına ihtiyaç duyduğu parasal paketi sundu diye düşünüyorum. Yine de, bu sürecin kolay olacağını düşünmek yanlış olur. Ekonomi genelinde bir düzelme bekliyor olsam da, toplumun farklı kesimlerinin bu süreçten zararlı çıkacağı muhakkak. Bu sebeple devletlerin düşük ve orta gelirli vatandaşlarını, ve müesseseleri koruması çok önemli. Eğer bu olmazsa, piyasadaki büyük oyuncuların küçük işletmelerin sıkıntılarına rağmen bu süreci kazançla kapatması muhtemel görünüyor.

Haftanın Musikisi Moondog – Bird’s Lament

Moondog oldukça ilginç bir kişilik. 16 yaşında kör olan Louis Thomas Hardin, başlangıçta klasik müzik eğitimi aldı, ancak sonrasında sokakların büyüsüne kapıldı. Şair de olan Moondog, bir süre New York Filarmoni Orkestrası’nın da kondüktörüydü. New York’ta değişik giyimiyle boy gösteren Moondog, “6. Cadde’nin Vikingi” olarak biliniyordu. Buyrun.

Haftanın Videoları

Denizlere kurulan petrol sahaları nasıl kuruluyor, nasıl çalışıyor? Petrol fiyatlarının dibe vurduğu bu günler petrol üretimiyle alakalı bir şeyler öğrenmek için en iyi zaman.

İnsanların evriminde ne yedikleri ne kadar önemliydi? Evrim sürecinde yaşanan diyet değişikliklerini nasıl takip ediyoruz?

Petrol fiyatları nasıl eksiye düşebilir? Böyle bir şey mümkün mü, neden ve nasıl mümkün?