(Arkhe'ye geliş 30 Ağustos Cuma, Arkhe'den ayrılış 5 Eylül Perşembe)
FEMİNİST FELSEFE ve SANAT KAMPI
Dünya genelinde ve Türkiye'de feminist hareket, eşitlik, özgürlük ve kadın deneyimlerinin görünürlüğü adına felsefe ve sanatın birçok dalında derin izler bırakmıştır. Feminist felsefe ve sanatın bu benzersiz dünyasını keşfetmek isteyen herkesi bu özel kampımıza davet ediyoruz.
Feminist Felsefe Nedir?
Feminist felsefe, tarihsel ve çağdaş felsefe metinlerindeki eril önyargıları eleştirerek, cinsiyet eşitliği ve kadın deneyimlerine yönelik yeni perspektifler ve teoriler üretmeyi amaçlar. Bu alanda yapılan çalışmalar, felsefenin temel konularını yeniden değerlendirerek kadınların seslerini duyurmayı ve cinsiyetçi yaklaşımlara karşı eleştiriler geliştirmeyi hedefler.
Feminist Sanat Nedir?
Feminist sanat, toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuyarak, cinsiyet eşitliği ve kadın deneyimleri odağında eril sanat tarihi içinde kadın sanatçıların seslerini duyurmasını ve deneyimlerini ifade etmesini sağlar. Feminist sanatçılar, kadınların yaşadığı sorunları, eşitsizlikleri ve baskıları ele alarak, toplumdaki cinsiyet rollerini sorgularlar. Erkek egemen sanat tarihinde hakim olan kadın bedeni algısına meydan okurlar ve sanatları aracılığıyla özne bedeni yeniden inşa ederler.
Feminist Sanat Topluluğu olarak, bu kampı; sanatla, felsefeyle ve eşitlikçi bir toplum idealiyle ilgilenen herkes için zenginleştirici bir deneyim olarak tasarladık. Sanatın ve felsefenin sınırlarını zorlayarak cinsiyet eşitliğini/çeşitliliğini vurgulamak ve kadın deneyimlerinin görünürlüğünü artırmak amacıyla Arkhe Kampüsü Şirince Köyü'nde özel bir kamp düzenliyoruz. Kampımız, feminist sanatın ve felsefenin zenginliğini keşfetmek, bu alanda katkıda bulunan değerli isimlerle bir araya gelmek isteyen herkes için eşsiz bir fırsattır.
Birlikte, doğanın kucağında, tarihle iç içe olan Şirince Köyü'nde bu özel deneyimi yaşamak üzere sizi kampımıza davet ediyoruz.
Birlikte daha aydınlık, eşit ve özgür bir dünya için Şirince Köyü'nde buluşmak dileğiyle!
Eğitmenler:
- Belma Oğul
- Gül Çandır
- Hilal Baktaş
- Emine Gündüz
- Emel Gülşah Akın
- Feryal Günal
- Gülçin Özge Tan
- Onur Gazdağ
Oturum Başlıkları:
- Feminist müzikoloji yaklaşımları (Belma)
- Bir Direniş Sahnesi Olarak Feminist Sanat (Sunum-Tartışma) (Gül)
- Feminist Sanat Pratiklerini Kadın Çemberine Taşımak: Duygu Beden, Yas, Direniş (Gül)
- Batı felsefesi içerisinde cinsiyetçilik ve eril önyargıların eleştirisi (Hilal)
- Feminist filozofların ve sanatçıların eserlerinin analizi (Hilal)
- Interaktif oturumlar (Panel)
- Ekofeminizm Işığında “Prenses Mononoke” Filmine Eleştirel Yaklaşım (Emine)
- Antik Yunan Mitolojisinde Kadın ve Feminizm (Gülşah)
- Beden perküsyon,ses,hareket atölyesi (Feryal)
- Görsel Kültüre Feminist Perspektiften Bakmak (Özge)
- Feminist Tiyatro Atölyesi (Onur-Özge)
OTURUM İÇERİKLERİ
BELMA OGUL
Feminist müzikoloji yaklaşımları (müzik aracılığı ile toplumsal cinsiyetin inşası, cinsellik-müzik ilişkisi, erkek egemen müzik dünyaları ve tarihi eleştirisi, müzik analizi ve eleştirisinde toplumsal cinsiyet perspektifi)
Katı bedenlerden-sanal bedenlere (daha çok dans üzerinden kuramsal beden tartışmaları, zihin-beden ikiliği, günahkar beden, akışkan beden, biyopolitika, beden mekan ilişkisi)
GÜL ÇANDIR
Bir Direniş Sahnesi Olarak Feminist Sanat (Sunum-Tartışma)
Feminist sanatta kadın/lgbti+ sanatçılar ataerkil toplum yapısını sorgulayarak kendi deneyimlerini sanat yoluyla görünür hale getirerek duyguların yoğunlaştığı güçlü bir direniş alanı oluşturmaktadırlar. Bu sunumda, kendi yaşam deneyimlerinin etkisini sanatlarında hissettiren kadın sanatçıların performanslarıyla kadın deneyimlerinin görünürlüğünün gücünün direnişle olan bağlantısı tartışılacaktır. Feministler ataerkil yapı içerisinde kadın deneyimlerinin paylaşılabilir olmasının ne kadar önemli olduğunu birçok zamanda ve mekanda ifade etmektedirler. Burada, kadın sanatçıların feminist sanat deneyimlerini paylaşarak ve aynı zamanda birbirimizin tarihini de öğrenerek güçlendiğimiz bir pratiği sanatla inşa etmenin anlamı da tartışılacaktır.
Atölye Çalışması: Feminist Sanat Pratiklerini Kadın Çemberine Taşımak: Duygu Beden, Yas, Direniş
“Kadın kadının yurdudur” temennisi kadınların yüreğinde güçlü bir arzuyken mevcut toplumsal cinsiyet rollerinin boğulmuşluğuyla kadınların bir arada olma ve birbirini duyma hali de zayıflayabiliyor. Dolayısıyla hakiki bir dayanışma pratiğini birlikte örebilmek için duyguları zayıflıkmış gibi gören hakim paradigmayı kırarak en hakiki duygularımıza temas edip bunların bedenle var olma halini birlikte araştıracağız. Bu araştırma yöntemleri kadın sanatçıların feminist pratikleriyle sürdürülecektir. Sanat yoluyla bir öz farkındalık çalışmasıdır. Fakat bireysellikten ziyade kolektif bir bağlantıyı ortaya koymayı hedeflemektedir. Aynı zamanda farkındalığın eğrisini bedenimize yapışan normlardan ziyade bu normların ötesindeki hakiki benliğimize ve kolektif bağlantımıza çevirmeyi umuyoruz.
HİLAL BAKTAŞ
Batı felsefesi içerisinde cinsiyetçilik ve eril önyargıların eleştirisi üzerine: 1970'lerde, akademik çevrede, felsefe tarihini feminist bir bakış açısıyla yeniden değerlendiren kadın filozoflar, önemli kavramları gündeme getirdiler. Alison Stone'un "Felsefeye Giriş" isimli kitabının başlangıç bölümünde vurguladığı üç ana temaya odaklanacağız: kadın filozofların görünürlüğünün artırılması, feminist düşüncenin ortaya koyduğu yeni kavramlar ve felsefe tarihindeki eril önyargıların eleştirilmesi.
Feminist filozofların ve sanatçıların eserlerinin analizi: Sanat alanında, özellikle kadın bedeninin performans sanatındaki temsili üzerine odaklanacağız. Feminist felsefenin bu performanslara olan etkisi, Luce Irigaray'ın "yeni bir dil yaratma" teorisine ve Judith Butler'ın "performativite" kavramına dayanarak incelenecektir. Bu iki teorik çerçeve, kadın bedeninin sanatta nasıl temsil edildiği ve bu temsillerin toplumsal cinsiyet normlarına nasıl meydan okuduğu konusunda derinlemesine bir perspektif sunacaktır.
EMİNE GÜNDÜZ
Ekofeminizm Işığında “Prenses Mononoke” Filmine Eleştirel Yaklaşım
Ekofeminizm; ekoloji ve feminizmin birlikteliğiyle 1970’li yıllarda ortaya çıkmıştır. 1974 yılında François d'Eaubonne'un “Feminizm ve Ölüm”, (Le Féminisme ou la Mort) adlı eserinde "ekofeminizm" terimini ilk kez kullanmış; D'Eaubonne, gezegenin kurtuluşunun, cinsiyet eşitsizliği ve çevresel sürdürülebilirlik sorunlarına karşı bir devrimle mümkün olacağını savunan hareketin başlangıcı olmuştur. Feminist ütopyaların tekrar eden kadınların ve doğanın birbirine dayalı doğal dünya ile uyum içinde yaşadıkları yurt tasvir edilmektedir. Bu ütopya insanlar arasında, insan-hayvan ilişkilerinde hiyerarşinin olmadığı, toplumun dayanışma içinde olduğu ve doğaya saygılı bir yaşamın sürdürüldüğü bir dünya çizilir. Toprağın ve ormanın gücünü, gizemini ve bütünlüğünü korunduğu bir yerdir. Ütopyaların her zaman gerçekleşme olasılığını içinde barındırır. Hayao Miyazaki’nin Prenses Mononoke filmini ekofeminizm bağlamında incelenecek, eleştirel olarak yaklaşımda bulunulup tartışma ortamı oluşacaktır.
Bitkilerle Cyanotype Baskı Atölyesi
Cyanotype baskı, 1840'larda keşfedilmiş ve günümüze kadar kullanılan bir fotoğrafçılık tekniğidir. 1841 yılında W.Henry Calotype tarafından, 1842 fotoğrafçı Anna Atkins'in çalışmalarıyla geliştirilmiştir. Cyanotype, güneş baskısı ya da mavi baskı olarak da adlandırılır.
Bu teknikte, fotoğrafik bir görüntü elde etmek için genellikle demir bazlı bileşiklerin ve bir çözücünün (genellikle potasyum ferrisiyanür) bir kağıt, kumaş veya başka bir yüzey üzerine uygulanmasıyla yapılır. Bir negatif veya bir şablon kullanılarak güneş ışığı altında pozlanan bu kaplama, belirli bir süre sonra yıkanarak baskı elde edilir. Güneş ışığı altında pozlandıktan sonra, kağıdın üzerinde mavi renkte bir görüntü oluşur; bu nedenle, "güneş baskısı" veya "mavi baskı" adı verilir.
Katılımcılarla doğada yürüyüş yapıp topladığımız bitkileri, Cyanotype Baskısıyla (güneş baskı) kağıda aktarılacaktır. İnteraktif bir atölye olup, gösterip-yaptırma, gösteri gibi uygulamalı teknikler kullanılacaktır. Yapılan çalışmalarla mini sergi olanağı olabilir.
EMEL GÜLŞAH AKIN
Bu çalışmanın amacı, günümüz dünyasında karşılaştığımız pek çok şeyin kökeninde olduğu gibi, taciz ve tecavüz olgusunun da kökenini Antik Batı inanışlarında tespit ederek, kadın-erkek ve doğaüstü karakterlerin açılarından kısaca inceleyip ortaya çıkartmaya çalışmaktır. Bunu yaparken, antik dönem edebiyatçılarının ve tarihçilerinin mitolojik kökenleri inceledikleri eserleri ve modern, din ve mitos kavramlarını inceleyen kaynaklardan yararlanılmıştır ve incelemeler yalnızca yazılı eserler ve mitoslar ışığında yapılacaktır. Çalışmada, Antik Yunan mitolojisinden bazı mitoslar ele alınarak, bu mitoslardaki karakterlerin sergiledikleri ya da maruz kaldıkları taciz ya da tecavüz durumu, kadın erkek ve doğaüstü olmaları ile de bağdaştırılarak tarihsel bir bakış açısı kullanılarak incelenecektir.
Paleolitik Çağ’dan itibaren kadının insanlık tarihi içindeki durumundan ve sonrasında Antik Yunan kadın-erkek ilişkisi ve toplumsal durumdan kısaca bahsedilerek mitosları incelenecek, tanrı kavramının ve Yunan Pantheonu’nun Hesiodos’un Thegonia’sındaki durumu ve insansı özellikleriyle ilgili bazı önermeler yapılacak ve bunun sonunda kadın-erkek, doğaüstü karakterlerin davranış kalıpları ve mitoslardaki durumu incelenmeye çalışılacaktır. Antik Yunan mitoslarında tanrıların insanlaştırılması üzerinden dönemin kadın algısı, mitoslarda kadınlar üzerinde kurulan tahakküm ve Yunan-Roma mitolojisi etkileşimi incelenecektir.
FERYAL GÜNAL
Kekeça (body percussion) ritim atölyesi. Ece Ayhan’ın ‘Fayton’şiiri ve queer şairlerden alıntılar üzerine bir eğretileme denemesi. Kelimelerin anlamı ve söylenişlerindeki ritmik yapıları sözlü müzikte müzikal ifadeye yön veren birincil yapıdır. Buradan yola çıkarak bu atölyede belirlediğimiz sözel ifadeleri müziğin ezgisel unsurunu bir kenara koyarak sadece bedenimizle ifade edeceğiz. Hareket, hareketten çıkan ses, bedenimizden ve çevremizden çıkartabileceğimiz her türlü ritmik yapıyla, söylemek istediğimiz kelimeleri bedenlerimizle dışa vurup, yeniden ifade edeceğiz. Hareket edip, ritim tutup, kendimize ve çevremize dokunup, hayli ses çıkartacağız.
GÜLÇİN ÖZGE TAN
İlgili oturumda öncelikle, gündelik hayatın farklı alanlarında ve farklı sanat uygulamalarında karşılaşılan kadın imgesine, feminist bir perspektiften bakılıp bakılamayacağı tartışılacaktır. Bu anlamda oturumda, görsel kültürdeki kadın imgesinin ne anlama geldiği ve bu imgelerle kadınların nasıl görünmesi ve nasıl davranması gerektiğine ilişkin ne tür bir algı yarattığı irdelenecektir. Oturumda farklı sanat dallarından seçilen örneklerle (film, dizi, resim vb.) konu genişletilecek ve egemen görsel kültür pratiklerindeki eril bakış açısı sorgulanacaktır. Seçilecek ve birlikte izlenilecek bir filmle feminist perspektifin sanattaki olanaklılığı katılımcıların tartışmasına açılacaktır.
ONUR GAZDAĞ
Tiyatro eserlerinde cinsiyet rollerinin oluşumunu ve bunların göstergelere etkilerini inceleyeceğimiz atölyemizde hem tarihsel süreçte tiyatro metinlerindeki yeniden var etme mekanizmaları incelerken günümüz pratikleriyle bunları yıkmanın yollarını arayacağız.
Forum tiyatro atölyesinde ataerkinin tiyatro eserlerine etkisi ve feminist okuma sonrası cinsiyet rollerinin karakterlerdeki tavır değişikliğini gözlemleyeceğiz. Bir diğer taraftan sözel göstergelerin bir sahne eserine etkisinin yanı sıra Rudolf Laban eforlarını bir çalışma tekniği olarak kullandığımız atölyemizde bedenin hikayeye etkisini gözlemleyeceğiz.
Panel: "Kadın Bedenini Yeniden İnşa Etmek: Feminist Sanatın Dönüştürücü Gücü"
- Belma Oğul (Moderatör)-Gül Çandır Saç, Hilal Baktaş, Emine Gündüz, Emel Gülşah Akın, Feryal Günal, Gülçin Özge Taç
Program Akışı (değişebilir):
Saat/Tarih | 1. Gün (31 Ağustos Cumartesi) |
2. Gün (1 Eylül Pazar |
3. Gün (2 Eylül Pazartesi) |
4. Gün (3 Eylül Salı) |
5. Gün (4 Eylül Çarşamba) |
10:00 | Emel Gülşah Akın- Antik Yunan Mitoslarında Taciz ve Tecavüz Olgusuna Bir Bakış |
Gülçin Özge Tan & Onur Gazdağ-Feminist Tiyatro Atölyesi |
Emine Gündüz Bitkilerle Cyanotype Baskı |
Feryal Günal Kekeça Atölye |
Feryal Günal Kekeça Atölye |
11:00 | Gülçin Özge Tan- Görsel Kültür ve Feminizm |
Gülçin Özge Tan & Onur Gazdağ- Feminist Tiyatro Atölyesi |
Emine Gündüz Bitkilerle Cyanotype Baskı |
Feryal Günal Kekeça Atölye |
Feryal Günal Kekeça Atölye |
12:00 | ÖĞLE ARASI |
ÖĞLE ARASI |
|
ÖĞLE ARASI |
ÖĞLE ARASI |
14:00 | Hilal Baktaş:Batı felsefesi içerisinde cinsiyetçilik ve eril önyargıların eleştirisi |
Belma Oğul: Feminist Müzikoloji Yaklaşımları |
BOŞ GÜN |
Gül-Feminist Sanat Pratiklerini Kadın Çemberine Taşımak: Duygu Beden, Yas, Direniş (uygulama) |
Hilal Baktaş: Feminist filozofların ve sanatçıların eserlerinin analizi |
15:30 |
Feryal günal Kekeça atölye |
Belma Oğul: Feminist Müzikoloji Yaklaşımları |
|
Gül-Feminist Anlatılar (anlatıcılık odağında grup performansı) |
Hilal Baktaş-Devam |
17:00-18:30 (Film ya da görsel kesit gösterimi) |
Gülçin Özge Tan- Film Gösterimi ve Tartışma |
Gül Çandır Saç Bir Direniş Sahnesi Olarak Feminist Sanat (teori+uygulama) |
|
Emine Gündüz Ekofeminizm Işığında “Prenses Mononoke” Filmine Eleştirel Yaklaşım |
Panel |
Kapanış |
Kapanış |
Online Bağlanacak Süpriz Konuk |
Kapanış |
Kapanış Toplantısı |
Organizatör:
Hilal Baktaş
İçerik dışında başvuru ve kayıtla ilgili sorularınız için:
Paydaş Mehmed Gür, paydasmehmedgur@nesinkoyleri.org
Arkhé Projesi - Şirince Köyü
Arkhé Projesi 2014 yılında Nesin Matematik Köyü’nde doğdu; yıllar içinde büyüyerek etkinlik yaptığı mekanlara sığamaz oldu ve 2019'da Matematik Köyü’nün hemen yanındaki bir zeytinliğe taşındı. Şimdi kendi arazimizde, şehrin gürültüsünden uzakta, çalışmak istediğimiz konulara odaklanabildiğimiz ve akademik özgürlüğün kısıtlanmadığı bağımsız bir mekanı kurduk; iyileştirmek ve güzelleştirmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Doğa ile iç içe olan bu zeytinlikte, dersliklerinde uzman eğitmenlerin eşliğinde tartışabileceğimiz, Şirince'nin geleneksel mimarisi ve çevre ile uyumlu bir kampüs inşa ediyoruz.
ULAŞIM:
OTOBÜSLE: Bulunduğunuz yerden Selçuk’a giden otobüs firmaları olabilir. Yoksa ve otobüsle İzmir’e geliyorsanız, İzmir garajından Selçuk’a minibüsler kalkıyor. Havalimanına da yakın olan Gaziemir’den kalkan/geçen Selçuk minibüsleri de var.
UÇAKLA: İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na indikten sonra İZBAN veya HAVAŞ ile Selçuk'a varabilirsiniz. HAVAŞ'ın kalkış saatleri ve ücretleri için buraya tıklayın. (Selçuk'a giden HAVAŞ için Kuşadası otobüsüne binmeniz gerekiyor.)
TRENLE: Havaalanından veya İzmir'in diğer birçok bölgesinden Selçuk’a İZBAN ile de ulaşabilirsiniz. Tepeköy aktarma istasyonunda inip yine indiğiniz yerden kalkan Selçuk trenlerine aktarma yapmanız gerekecek. Sefer saatleri için buraya tıklayın. (Arama yaparken bineceğiniz istasyondan - Tepeköy seferlerine bakıp sonra Tepeköy - Selçuk seferine bakın.)
ÖZEL ARAÇLA: İzmir’e geldikten sonra İzmir-Aydın otoyoluna girerseniz yaklaşık 50 km sonra Torbalı gişelerine ulaşacaksınız. Buradan da yaklaşık 20 km sonra Selçuk gişelerine ulaşacaksınız. Selçuk’un girişindeki ilk kırmızı ışıklardan sola dönerseniz Şirince yoluna girmiş olacaksınız. (Şirince tabelasını da göreceksiniz.)
ŞİRİNCE'YE ULAŞIM: Selçuk’tan Şirince’ye ilk minibüs 7:00'de. Akşam 20.00'a kadar her 20 dakikada bir minibüs var. Selçuk’tan Şirince’ye taksiyle ulaşımın ücreti yaklaşık 150 lira. Şirince ile Arkhe arası 800 metre. Yol boyunca tabelalar var. Valizinizi yolun girişindeki Yorgo Restoran’a bırakırsanız 10 dakika yürüyerek Arkhe'ye varabilirsiniz. Biz valizinizi diğer katılımcılarınkiyle birlikte birkaç saat içinde Arkhe'ye getirmiş oluruz.