8. Hafta Özeti (18-23 Şubat 2020)

2020’nin sekizinci haftası geçti. Geçtiğimiz haftalarda attığımız iddiayı hala savunuyoruz, 2020’nin ilk iki ayı oldukça zor geçti. Bu hafta Gezi Davası ve Osman Kavala, TL’nin önlenemeyen düşüşü, vergi karalistesi, İran’da koronavirüs, Türkiye’de yeni bir darbe olasılığı, İdlib cephesi, Libya, Fransa’da Türk imamlar var. Bültene abone olmak için bu linke tıklayabilirsiniz. ABONE OLUN

Dahiliye

Gezi Davası ve Osman Kavala

Geçtiğimiz hafta ülkemizin bir başka Arap saçına dönen davalarından Gezi görüldü. 16 sanıktan 9’u beraat etti, 7’sinin dosyası ayrıldı. 24 Haziran 2019’da görülmeye başlanan davada Osman Kavala tutuklu yargılanıyor, bazıları ise yurtdışında bulunuyordu. Beraat kararı verilenler arasında Osman Kavala tutuklu yargılanması sebebiyle tahliye edildi. Gezi Davası’ndan beraatinin hemen ardından, 15 Temmuz Darbe Girişimi Davası’ndan gözaltına alınan Kavala, çok geçmeden tekrar tutuklandı. Davada beraat kararını veren hakimler hakkında da inceleme başlatıldı.

Devlet içinde bir çatışma var gibi görünüyor. Davaya beraat kararı veren hakimlerin hukuki olarak doğru şeyi yaptığına şüphe yok, ancak politik sahnede bu kararın makbul görülmediği de açık. Hakimlere açılan inceleme kararı ertesinde neler olacağına göre bu içerideki kavganın çapını ve aktörlerini göreceğiz. Gezi Davası’nın sonucu geldiğinde devlet içinde uzlaşmacı kanadın hakim geldiğini düşünmüştük. Ancak hala gerilim yükselten, intikamcı mantığın galip geldiğini gördük. Aşağıda beraat edenler ve dosyası ayrılanları görebilirsiniz.

BeraatDosyaların Ayrılması Kararı
Osman Kavala
Can Dündar
Ayşe Mücella Yapıc
Mehmet Ali Alabora
Şerafettin Can Atalay
Ayşe Pınar Alabora
Tayfun Kahraman
Gökçe Tüylüoğlu
Ali Hakan Altınay
Handan Meltem Arıkan
Yiğit Aksakoğlu
Hanzade Hikmet Germiyanoğlu
Yiğit Ali Ekmekçi
İnanç Ekmekçi
Çiğdem Mater Utku
Mine Özerden

Gezi Davası: Osman Kavala dahil 9 sanık beraat etti, 7 sanığın dosyaları ayrıldı

HSK’dan Gezi Parkı davasında beraat veren 3 hakim için inceleme ve soruşturma izni

Türk Lirası’nı Savunmak Zorlaşıyor

Türkiye’nin Suriye ile çatışma olasılığının artmasıyla Türk Lirası’nın dolar karşısında değeri kritik eşik olarak adlandırılan 6.0 noktasını aştı. 23 Şubat Pazar itibariyle günlük kur 6.09 seviyesinde. TCMB 19 Şubat’taki kararıyla 11.75% olan faizi 10.75% seviyesine indirdi. Suriye meselesinin yanında faiz indiriminin de kur üzerinde etkisi oldu. Bunlara ek olarak, AB’nin vergi karalistesi meselesini hatırlatması da kur üzerinde baskı yarattı. Kurdaki bu düşüş, devlet bankalarının döviz satarak TL’yi savunma çabalarına rağmen gerçekleşiyor. 2018’deki döviz krizi gibi hazırlıksız yakalansaydık, USD/TRY kuru bugün ne durumda olurdu tahmin etmek zor.

Turkish State Banks Move to Lift Lira as Market Rout Deepens

Turkish Central Bank Lowers Benchmark Rate to 10.75% 

Türkiye AB Vergi Karalistesine mi Girecek?

Türkiye’nin vergi rejimi AB nezdinde problemli. AB’nin vergi cennetleriyle mücadele etmek için başlattığı karaliste sisteminde otomatik bilgi transferi maddesi hala yerine getirilmedi. Son günü bu hafta dolan anlaşma için AB, Türkiye’ye ek süre tanıdı, ancak Kıbrıs ve Avusturya bu ek süreye muhalefet etmekte. Karalistede şu an Cayman Adaları, Seyşeller, Samoa, Guam gibi vergi cennetleri yer alıyor. Türkiye’nin otomatik bilgi transferi maddesini neden geçiştirdiği konusunda spekülasyonlar mevcut, bazıları İran, Venezuela gibi ülkelerle yapılan ticareti, devletin şeffaf olmayan biçimde harcama yapmasını ve yatırımcı çekmek ve yerli şirketleri desteklemek amacıyla agresif vergi politikaları yapılmasını işaret ediyor. AB’nin Türkiye’ye ek süre tanımasının arkasında ise halihazırda ilişkilerin kötü olması ve daha kötüye gitmesinin istenmemesi yatıyor.

Turkey Faces Tax Blacklist If No Changes to Policy, Austria Says

Rand Corporation: Türkiye’de Yeni Bir Darbe Mümkün

ABD’nin öncü düşünce kuruluşlarından olan ve istihbarat kurumlarına ve devlete yakınlığıyla bilinen RAND Corporation, geçtiğimiz hafta yayınladığı raporda Türkiye’de yeni bir darbe girişiminin gerçekleşebileceğini yazdı. Ordu kadrolarının askeri yönetimin üst kadrolarından ve 15 Temmuz’dan bu yana gerçekleşen soruşturmalardan oldukça rahatsız olduğu belirtildi. Yeni Şafak ve Sabah’ta birkaç köşe yazarı da bu rapor üzerinde yazılar yazdı. CB Erdoğan da bu hafta yağtığı açıklamada rapora bir gönderme yaptı, ve Türkiye’nin başka bir darbe girişimine çok tepki vereceğini söyledi. Raporda, Hulusi Akar’ın ABD ile ilişkilerde Türkiye’deki en işbilir kişi olduğu vurgulandı. Hulusi Akar ile alakalı bu iddiaların hükümet ile TSK’nın arasında bir sorun yaratıp yaratmayacağını ilerleyen günlerde göreceğiz. Askeriye, Türkiye’de hala kuvvetli bir kurum. 15 Temmuz’dan sonra Cemaat’e yönelik kovuşturmaların tüm bağlantılı kişileri tespit etmiş olması zor bir olasılık, ve darbeden bu yana geçen her gün sular daha da bulanıyor. Aynı zamanda TSK içinde evvelden de kuvvetli olan seküler/Atatürkçü kanatın da gücünü koruduğu söylenebilir. Bu sebeple RAND’ın attığı iddiayı ciddiye almakta fayda var.

Öte yandan, Amerikan Devleti’ne ve Pentagon’a yakınlığıyla bilinen RAND gibi düşünce kuruluşları siyasi mesajlar iletiyor da olabilir. Vietnam Savaşı süresince RAND’ın raporları direkt olarak Pentagon’un savaşı nasıl yönettiğini bize dolaylı olarak göstermişti. Bu son rapor da Pentagon’dan Ankara’ya bir mesaj olabilir. Mesajı hemen negatif olarak algılamaya gerek yok, bildiğiniz üzere Ankara, ABD’yi 15 Temmuz süresinde yeterli desteği vermemekle suçlamıştı. Bu rapor, ABD’nin bu imajı kırmaya çalışıyor olduğuna da delalet olabilir.

US think tank report ignites concerns over new military coup in Turkey

İran-Türkiye Sınırı Kapatıldı

İran’da Kum şehrinde patlak veren yeni koronavirüsü salgını sebebiyle Türkiye, İran sınırını geçici olarak kapatma kararı aldı. Bu çok ciddi bir gelişme. Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz haftalarda resmi adı Covid-19 olan yeni koronavirüsüyle alakalı malumat vermiş, asıl korkulması gerekenin Çin değil, bununla mücadele edemeyecek ülkeler olduğunu belirtmiştik. İran’ın bununla mücadele etmesi pek kolay değil, Tahran’ın da virüs ile mücadelede neler yaptığını henüz bilmiyoruz. İran ile alakalı korkutucu durum şu: Ülkede 8 ölüm vakası bildirildi. Bunun korkutucu yanı ise, hastalığın kapılmasından itibaren ortalama 5 gün içinde semptom göstermesi, ve semptomlardan yaklaşık 22 gün sonra ölüm noktasına gelmesi. Yani ölüm vakaları gerçekleşene kadar, muhtemelen bu insanlar 4 hafta gibi bir süre halk arasında dolaştılar. Bulaşma oranının yüksek olduğu bu hastalıkta İran çapında daha fazla enfeksiyon vakası beklemek mantıklı. Bu noktada artık virüsün Türkiye’de görülmesi de an meselesi gibi görünüyor. 

Türkiye koronavirüs nedeniyle İran sınırını kapattı

Hariciye

Almanya’da Irkçı Saldırı

Almanya’nın Hanau şehrinde, 20 Şubat Perşembe günü bir silahlı saldırı gerçekleşti. Frankfurt yakınlarındaki şehirde, hedef alınan insanlar genellikle göçmen arkaplanlı şahıslardı. Etnik kökenlerin Türk, Kürt ve Boşnak olduğu belirtildi. Anladığımız kadarıyla tüm kurbanlar Müslüman ülkelerden Almanya’ya göçmüş insanlar. 

Yeni Zelanda’daki Christchurch Saldırısı’ndan ilham aldığı düşünülen saldırgan, gelecek için kötü haberlerin elçisi niteliğinde. ABD’den başlayıp dünyanın her köşesine yayılan silahlı saldırıların devamı Avrupa’da da yaşanacak gibi görünüyor.

Germany shisha bar shootings: What we know about victims

Fransa, Türkiye’nin Fransız Müslümanları Üzerindeki Etkisini Azaltmak İstiyor

Fransız Başkanı Macron, yaptığı açıklamada ülkede siyasi İslam’ın etkisini azaltmak için yurtdışından gelen dini personelde kısıtlama getireceğini belirtti. Ülkede Cezayir, Fas ve Türkiye’den çok sayıda Müslüman bulunuyor. Bu ülkeler, kendi imamlarını ve dini personellerini göndermekteydi. Ancak, geçtiğimiz aylarda Almanya’nın da söylediği üzere, Avrupa Ülkeleri bu yabancı imamların ülkede siyasal İslam’ı yaydığını ve topluma zararlı mesajlar taşıdıklarını düşünüyor. Bu sebeple, Fransa yurtdışından imam ithalini durdurmayı planlıyor. Bunun yerine Fransa içinde yetişen ve Fransızca bilen imamların eğitilmesi gündemde olacak.

Ahead of mayoral vote, Macron vows to tackle ‘political Islam’

İdlib Cephesi

İdlib cephesinde tansiyon yüksek kalmaya devam etti. Şam Rejimi, İdlib’e saldırılarının devam edeceğine dair açıklamasıyla Türkiye’nin dinlenmeyeceğinin sinyalini verirken, Soçi Görüşmeleri’nde anlaşma garantörü olan Rusya da hala süreci uzatmak için hamleler yapmakta. Daha önce söylediğimiz gibi, bir askeri aktör sahada kazançları devam ederken masaya oturmak istemez. Haliyle Suriye de istemiyor. Rusya da Suriye’nin müttefiki olarak sahada kazançların devamı gelmesi için diplomatik yollardan zaman kazandırıyor. Türkiye bu hamlelerin farkında, ve çeşitli manevralarla ciddiyetini göstermek için adımlar attı. Son mühim adımımız ABD’den Patriot füzeleri talep etmek oldu. Yalnızca iki batarya istenmiş olması bunun görece sembolik bir adım olduğunu doğruluyor. ABD’nin yanıtına göre ABD Ordusu da Türkiye tarafında sahaya sürülmüş olacak, Rusya’nın yarattığı diplomatik sürüncemeyi aşmak için yerinde bir adım olabilir. Ancak, burada bir başka soru var. Türkiye’nin yıllardır uzaklaştığı Batı Bloğu ve ABD, Türkiye’yi böyle kolayca affedecek ve sahada işbirliğine açık olacak mı? Benim tahminim Trump Yönetimi’nin fayda zarar hesabı yapmasını iyi bilen hükümetinin bu teklife sıcak bakması olacaktır. Geçen hafta da belirttiğimiz üzere, bu da Türkiye’nin Batı Bloğu’na dönüş bileti olabilir.

İdlib’de insani kriz?

Son verilere göre İdlib’de 900,000 kişinin evini terkettiği BM yetkililerince rapor edildi. Öte yandan BM’den Türkiye’ye kaçmaya başlayan sivilleri kabul etmesi için bir istek geldi. Ankara bildiğiniz üzere yeni bir göçmen dalgası kabul etmek istemiyor. Kış şartlarında evlerinden olan Suriyeliler için ise durum çok kritik. Sıcaklığın sıfırın altına düştüğü yerlerde, insanlar sokaklarda çöp yakarak ısınmaya çalışıyor, bazı yerlerde bebeklerin soğuktan donduğu belirtiliyor. Bir askeri harekat başlamaz ve Suriye Ordusu ilerlemeye devam ederse, Türkiye’nin hem siyaseten, hem de insani düzlemde bu insanları kabul etmemek gibi bir şansı yok.

22 Şubat Cumartesi CB Erdoğan’ın açıklamasına göre, 5 Mart’ta Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa’nın katılacağı bir zirve düzenlenecek. Bu zirve İdlib meselesini çözebilir mi? Zor görünüyor. AB üyelerinin sahada bir varlık göstermesi, asker göndermesi oldukça zor, ve muhtemelen Türkiye’nin istediği konumu almayacaklar. Bu işin çözülmesinin tek yolu ABD Ordusu’nu ve Washington’ı işin içine çekmek.

Ankara’nın pozisyonu her geçen hafta sıkışıyor. Bu durum diplomatik kanalları tüketmeden bir askeri harekata yol açabilir, ama Libya ve Suriye’de karşı karşıya kaldığımız ve bazen birlikte çalıştığımız Rusya ile ilişkilerin kötüleşmesi istenmiyor. Yıllardır yorumcuların uyardığı noktaya geldik mi? Rusya’yla sonunda milli çıkarların çatıştığı an geldi mi?

UN warns of ‘bloodbath’ as Syria fighting escalates

Fighting rages in northwest Syria; two Turkish troops killed

Erdogan says four-power Syria summit to be held on 5 March

Turkey requests US conduct aerial patrols near Idlib as Assad’s forces close in

Libya’da Türk Gemileri Hedef Alınıyor

Cenevre’de Libya için barış görüşmeleri devam ederken Trablus Limanı’na Haftar Rejimi tarafından bir saldırı düzenlendi. Haftar Rejimi’nin silahlı kanadı LNA’in açıklamasına göre saldırı düzenlenen gemide Türkiye’den gönderilen silahlar bulunuyordu. Türkiye, saldırı gerçekleştiğinde limanda Türk gemisi bulunmadığını söyleyerek iddiayı yalanladı. 

Libya’da BM’nin koyduğu bir silah ambargosu var. BM ve Batı Bloğu’nun çoğunluğu Türkiye’nin de destek verdiği Sarraj Rejimi’ni destekliyor, ancak iç savaşın bitmesi için tüm ülkeye bir silah ambargosu kararı bulunuyor. BM ve başka ülkeler, Türkiye’yi bu ambargoyu delmekle suçluyor. Ancak, Haftar Rejimi’nin de destek gördüğü Rusya ve Körfez Ülkeleri’nden destek gördüğü biliniyor. Bu açıdan bakınca, BM’nin silah ambargosunu uygulaması demek, Sarraj Rejimi’ne verilen desteğin bitmesi anlamına gelecek, zira Rusya ve diğer Haftar yanlılarına nasıl bir yol izlenerek ambargonun dayatılacağı belirsiz, muhtemelen yapması imkansız bir şey.

Suriye’de Rusya’yla girdiğimiz anlaşmazlığın da büyümesi halinde Libya’da savaşın derinleşmesini bekleyebiliriz. Geçtiğimiz haftalarda size Türkiye’nin Libya’ya Suriyeli muhalifleri gönderdiği iddialarını duyurmuştuk. Bu hafta CB Erdoğan da bu iddiaları doğruladı. ÖSO unsurlarının Libya’da savaştıklarını doğrulayan Erdoğan, Libya’daki savaşın da oldukça karmaşık bir vekalet savaşına dönüştüğünü doğruluyor. Vekalet savaşı kavramı, büyük aktörlerin direkt savaşmayıp, vekillerini çatıştırdığı savaşlara verilen isim.

Libya: LNA says Tripoli port attack targeted Turkish weapons

Turkey’s Erdogan confirms sending Syrian fighters to Libya

Haftanın Albümü – Return to Oz Artbat Remix

Spotify

Youtube

Mesafeli ve soğuk bir beat ile, samimi ve içli bir samplingin fevkalade ahengini duyduk. Çalışırken, veya bir şeye odaklanırken dinlemek çılgın bir deneyim oluyor. Koltukta oturup dinlemeye çalışmayın. Bu müzik türüne elektronika deniyor.

Arkhé bülteni 15 haftasını kutluyor! Damlaya damlaya göl olur demişler. Bu bültenlerimizi bir almanak haline getirmeyi düşünüyoruz. Baştan beri yazdıklarımıza ek dipnotlar atıp, hangi iddiamız yerinde olmuş, hangisini ıskalamışız bakacağız. İsteyenler için basılı halini de sunmak niyetimiz. Bununla alakalı bir öneriniz varsa, her zamanki gibi duymaktan mutluluk duyarız.

Hepinize çok selamlar!